Sahih-i Buhârî Hadisler 1. Bölüm

 Sahih-i Buhârî Hadisler

İman Bölümü


Peygamber [s.a.v]'in "İslâm Beş Temel Üzere Kurulmuştur" Sözü

     1. Abdullah b. Ömer [r.a] rivayet etmiştir:

"İslâm, beş temel üzere kurulmuştur: 

1. Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın resulü olduğuna şahitlik etmek,

2. Namazı dosdoğru kılmak

3. Zekâtı vermek

4. Hacca gitmek

5. Ramazan orucu tutmak."

İmana Ait İşler

     2. Ebu Hüreyre [ra]'ın rivayet ettiğine göre Peygamber [s.a.v] şöyle buyurmaktadır: "İman, altmış küsur bölümdür. Hayâ da imandan bir bölümdür."

Gerçek Müslüman'ın; Dilinden ve Elinden (Diğer) Müslümanların Emin Olduğu Kimse Olması

     3. Abdullah b. Amr [ra]'ın rivayet ettiğine göre Peygamber [s.a.v] şöyle buyurmaktadır:

"Müslüman, (diğer) Müslümanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir. Muhacir de Allah'ın yasakladığı şeyleri terk eden kimsedir."

İslâm'da Hangi Davranış Modelinin Daha Üstün Olduğu 

     4. Ebu Musa el-Eş'ari [r.a] dedi ki:

"Sahabiler, Resulüllah [s.a.v]'e, 'Ey Allah'ın Resulü! İslâm'ın hangi (davranış modeli) daha üstündür?' diye sordular. Resulüllah [s.a.v] de 'Müslümanların, elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir!' buyurdu.

    Yemek yedirmenin İslam'da Olması 

     5. Abdullah b. Amr [ra] rivayet etmiştir:

"Bir adam, Resulüllah [s.a.v]'e, 'Hangi İslâm (davranışı) daha hayırlıdır?" diye sordu. Resulüllah [s.a.v] de, Yemek yedirmen, tanıdığına ve tanımadığına selam vermendir. (İşte bu, İslâmî bir davranıştır)!' diye cevap verdi."

Kişinin Kendisi İçin İstediğini Din Kardeşi İçinde Arzu Etmesi 13. Enes b. Malik [ra]'ın rivayet ettiğine göre Peygamber [s.a.v] şöyle buyurmaktadır:

"Sizden biri, kendi için istediğini (din) kardeşi için de istemedikçe (kamil anlamda) iman etmiş olmaz."

Resulüllah [s.a.v]'i Sevmenin İmandan Olması

     6. Ebu Hüreyre [r.a]'ın rivayet ettiğine göre Resulüllah [s.a.v] şöyle buyurmaktadır:

"Canım elinde olan Allah'a yemin ederim ki, sizden birisi, ben, kendisine babasından ve çocuğundan daha sevgili olmadıkça (kâmil anlamda) iman etmiş olmaz."

     7. Enes b. Malik [ra] da bu hadisi aynen rivayet etmiş, hadisin sonunda "...bütün insanlar" ziyadesine yer vermiştir. 

İmanın Tadı

     8. Enes b. Malik [ra]'ın rivayet ettiğine göre Peygamber [s.a.v] şöyle buyurmaktadır:

"Üç haslet vardır. Bu üç haslet kimde bulunursa, imanın tadını duyar, 1. Kendisine, Allah ve Resulünün, başkalarından daha sevimli olması, 2. Bir kimseyi, sadece Allah için sevmesi, 3. (Allah kendisini küfürden kurtardıktan sonra) küfre dönmeyi ateşe atılmak gibi çirkin ve tehlikeli görmesi. " (Gerçek Mânadaki) İmanın Alametinin, Ensar'ı Sevmek Olması.

     9. Enes b. Malik [ra]'ın rivayet ettiğine göre Peygamber [s.a.v] şöyle buyurmaktadır: "(Kâmil anlamdaki) imanın alameti, Ensar'ı sevmek ve münafıklığın alameti ise Ensar'a buğzetmektir."34

    10. Ubade İbnu's-Samit [ra] rivayet etmiştir:

"Resulüllah [s.a.v], etrafında sahabelerinden oluşmuş bir toplulukla beraber bulunduğu bir sırada, "Allah'a hiçbir şeyi şirk koşmayacağınıza, hırsızlık yapmayacağınıza, zina etmeyeceğinize, çocuklarınızı öldürmeyeceğinize, elleriniz ile ayaklarınızla uyduracağınız bir yalanla (hiç kimseye) iftira etmeyeceğinize, (dinin güzel gördüğü) maruf konularda (bana) karşı isyan etmeyeceğinize dair bana biat ediniz. Sizden her kim (bunları) yerine getirirse bunun mükafatı Allaha aittir. Kim de bunlardan birini yapar da o sebeple cezalandırılırsa bu da onun için kefarettir. Kim de bunlardan bir şey yapar da Allah onu örtbas ederse onun işi de Allah'a kalmıştır. Dilerse onu bağışlar ve dilerse ona azap eder' buyurdu.

İşte biz, bu şartlar üzerine Resulüllah [s.a.v]'e biat ettik."

Fitnelerden Kaçmanın Dinden Olması

     11. Ebu Said el-Hudri [ra]'ın dediğine göre Resulüllah [s.a.v] şöyle buyurmaktadır:

"Pek yakında (meydana gelecek fitne ve fesatlardan dolayı) bir Müslüman'ın en hayırlı malı, dinini fitnelerden korumak için dağ tepelerinde dolaştırdığı ve yağmur sularının biriktiği yerlerde otlattığı davarı olacaktır."

Peygamber [s.a.v]'in, "Allah'ı En İyi Bileniniz Benim" Sözü

     12. Hz. Aişe [r.anha] dedi ki:

"Resulüllah [s.a.v], sahabilere, (bir şey) emrettiği zaman, onlara güçlerinin yetebileceği işleri emrederdi. (Bu durumda bazı) sahabiler, 'Ey Allah'ın Resulü! Biz senin gibi değiliz. Doğrusu Allah, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışladı!' derlerdi. Bunun üzerine Resulüllah [s.a.v]'in öfkesi yüzünde belli olacak biçimde kızar ve sonra da, 'Allah'a karşı en takvalı olan ve en iyi bileniniz benim!' buyururdu,"

İman Ehlinin, Ameller Sebebiyle Birbirlerinden Fazilet Yönünden Üstün Olmaları

     13. Ebu Said el-Hudri [ra]'ın rivayet ettiğine göre Peygamber [s.a.v] şöyle buyurdu

"Cennetlikler cennete ve cehennemlikler de cehenneme girer, daha sonra Allah, 'Kalbinde hardal tanesi ağırlığında iman olan kim varsa (onu cehennemden) çıkarın' buyurur. Bunun üzerine bu kimseler, simsiyah kesilmiş bir vaziyette (cehennemden) çıkarılarak Haya (ya da Hayat) pınarına atılırlar. (Orada) su kenarında bitki tohumunun büyüyüp geliştiği gibi büyüyüp gelişeceklerdir. Görmez misiniz ki, bu bitki tohumu, sapsarı olarak iki tarafa salınarak (topraktan) çıkar."

     14. Ebu Said el-Hudri [r.a] dedi ki:

"Resulüllah [s.a.v], '(Bir defasında) uyuyordum. (Rüyamda) bana arz olunan insanlar gördüm. Üstlerinde gömlekler vardı. Bu gömleklerden bir kısmı, (onlardan bazısının) göğüslerine kadar geliyor, bir kısmı da (bazısının) daha altında idi. Ömer İbnu'l Hattab da bana arz olundu. Üzerinde (eteklerini yerde) sürüdüğü bir gömlek vardı buyurdu. Orada bulunan sahabiler, 'Ey Allah'ın Resulü! Bunu, neyle yorumladın?' diye sordular. Resulüllah [s.a.v], 'Din ile' buyurdu."

Hayânın, İmandan Olması

     15. Abdullah b. Ömer [r.a] rivayet etmiştir:

"Resulüllah [s.a.v], (günün birinde) Ensar'dan bir kimsenin yanından geçiyordu.

Ensarlı kimse, hayâ konusunda (din) kardeşine (bazı) öğütler veriyordu. Bunun üzerine Resulüllah [s.a.v], Ensarlı kimseye, 'Onu kendi haline bırak. Çünkü haya, imandandır!' buyurdu."

Yüce Allah'ın, "Eğer Tevbe Ederler, Namaz Kılarlar ve Zekât Verirlerse Yollarını Serbest Bırakın" (Tevbe, 9/5) Ayeti

     16. Abdullah b. Ömer [ra]'ın rivayet ettiğine göre Resulüllah [s.a.v] şöyle buyurmaktadır:

"İnsanlar; Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın resulü olduğuna şahitlik edinceye, namazı dosdoğru kılıncaya ve zekâtı verinceye kadar (onlarla) savaşmakla emrolundum. Onlar, bu işleri yapınca İslâm hakkı (olan had cezaları) hariç kanlarını ve mallarını bana karşı emniyet altına almış olurlar. (Gizli hallerinden dolayı) hesapları ise Allah'a aittir."

İman, Amelden İbarettir" Görüşünde Olan Kimse

     17. Ebu Hüreyre [r.a] rivayet etmiştir:

"Resulüllah [s.a.v]'e, Hangi amel (İslâmî açıdan) daha üstündür?' diye soruldu. Resulüllah [s.a.v],

'Allah'a ve Resulüne iman etmek!' diye cevap verdi. Yine Resulüllah (s.a.v]'e,

'Sonra hangisi?' diye soruldu. Resulüllah [s.a.v], Allah yolunda yapılan cihat!' buyurdu. Yine Resulüllah [s.a.v]'e,

'Sonra hangisi?' diye soruldu. Resulüllah [s.a.v],

'Hacc-ı mebrur (kabul olunmuş hac)!' buyurdu."

Gerçek Anlamda Müslüman Olmamak

     18. Sa'd b. Ebi Vakkas [r.a] rivayet etmiştir:

"Resulüllah [s.a.v] bazı kimselere bir takım hediyeler dağıtmıştı. Ben de o sırada oturmaktaydım. Fakat benim en çok beğendiğim kimseye (bu hediyelerden) vermedi. Ona,

'Ey Allah'ın Resulü! Filanca kimseye (bu hediyelerden) niye vermedin? Vallahi, onu mümin bir kimse olduğunu görüyorum!' dedim. Resulüllah [s.a.v], 'Müslüman' (de!)' buyurdu.

Bir müddet sustum. Sonra o kimse hakkındaki bilgim sebebiyle. Sözümü tekrar edip,

'Ey Allah'ın Resulü! Filanca kimseye (bu hediyelerden) niye vermedin? Vallahi, onu mümin bir kimse olduğunu görüyorum!' dedim. Resulüllah [s.a.v], 'Müslüman' (de!)' buyurdu.

Sonra bu kişi hakkındaki bilgim sebebiyle, söylediğimi (bir daha) tekrarladım. Resulüllah [s.a.v] de verdiği cevabı tekrarladı. Daha sonra Resulüllah [s.a.v],

'Ey Sa'd! Ben, kendisinin dışındaki kimseleri ondan daha çok sevdiğim halde sırf Allah o kimseyi cehenneme yüzüstü sürüklemesin diye bir kimseye hediye verebilirim!' buyurdu."

Kocanın Yaptığı İyiliklere Karşı Nankörlük Etmek

     19. Abdullah b. Abbas [ra] dedi ki:

"Peygamber [s.a.v],

'Bana cehennem gösterildi. Bir de baktım ki, cehennemliklerin çoğu, kadınlardı. Onlar, nankörlük ederler' buyurdu. Resulüllah [s.a.v]'e,

'Allah'a karşı nankörlük mü ediyorlar?' denildi. Resulüllah [s.a.v],

(Çokça dedikodu yapmaları, yalan söylemeleri, eşlerini aldatmaları gibi kötü hasletleri olan kötü kadınlar,) kocalarına karşı nankörlük ederler ve iyiliğe karşı da nankörlükte bulunurlar. Onlardan birine her zaman iyilik etsen, sonra da senden (memnun olmayacağı) bir şey görse hemen, 'Senden hiç bir hayır görmedim!' der, buyurdu."

Mâsiyetlerin, Cahiliye İşlerinden Olması

     20. Ebu Zerr [r.a] dedi ki:

"Doğrusu ben, bir kimseye uygun olmayan şeyler söyleyip onu annesinden dolayı ayıplamıştım. Peygamber [s.a.v], bana,

'Ey Ebu Zerr! O kimseyi, annesinden dolayı mı ayıplıyorsun? Doğrusu sen, içinde henüz Cahiliye (ahlakı) bulunan bir kimsesin. O kardeşleriniz, Allah'ın sizin gözetiminize verdiği hizmetinizi gören kimselerdir. Kimin gözetimi altında Müslüman bir din kardeşi olursa, yediğinden yedirsin ve giydiğinden giydirsin. Yalnız yapamayacakları şeylerden dolayı onları sorumlu tutmayın. Eğer onları sorumlu tutmuşsanız o halde onlara yardım edin!' buyurdu."

Yüce Allah'ın, "Eğer Müminlerden İki Topluluk Birbiriyle Savaşırlarsa
Aralarını Düzeltin" (el-Hucurat, 49/9) Ayeti

     21. Ebu Bekre [r.a] dedi ki:

"Ben, Resulüllah [s.a.v]'in,

'İki Müslüman kılıçlarıyla karşılaştıkları zaman, öldüren de öldürülen de cehennemdedir!' diye buyurduğunu işittim. Ben,

'Ey Allah'ın Resulü! Öldürenin durumu belli, fakat öldürülen niye cehennemdedir?' diye sordum. Resulüllah [s.a.v], O da (karşısındaki) arkadaşını öldürme hususunda hırslıdır da ondan!' buyurdu.

     22. Abdullah b. Mesud (ra) dedi ki:

"(Yüce Allahın) "İman edip de imanlarına zulüm bulaştırmayanlar" (el-Enam, 6/82) ayeti indiği zaman Resulüllah [s.a.v]'in sahabileri, 'Hangimiz zulüm yapmaz ki?' dediler.

Bunun üzerine yüce Allah, "Doğrusu şirk, gerçekten büyük bir zulümdür" (Lokman, 31/13) ayetini indirdi."

Münafığın Alameti

     23. Ebu Hüreyre [ra]'ın rivayet ettiğine göre Peygamber [s.a.v] şöyle buyurmaktadır:

"Münafığın alameti üçtür, 
1. Konuştuğunda yalan söyler, 
2. Söz verdiğinde

sözünde durmaz, 
3. Kendisine güvenildiğinde ihanet eder." Abdullah b. Amr [r.a]'ın rivayet ettiğine göre Peygamber [s.a.v] şöyle buyurmaktadır:

"(Şu) dört özellik kimde bulunursa o kimse halis münafık olur. Bir kimsede bu özelliklerden birisi bulunursa onu bırakıncaya kadar kendisinde münafıklıktan bir haslete sahip olmuş olur:

1. Kendisine bir şey emanet edildiğinde hıyanet eder,

2. Konuştuğunda yalan söyler,

3. Anlaşma yaptığında sözünü yerine getirmez,

4. Düşmanlık (ve kavga) ettiğinde aşırı gider. 

Kadir Gecesini İbadetle Geçirmenin, İmandan Olması

     24. Ebu Hüreyre [r.a]'ın dediğine göre Resulüllah [s.a.v] şöyle buyurmaktadır: "Kim Kadir gecesini inanarak ve (sevabını Allah'tan) umarak ibadetle geçirirse, geçmiş günahları bağışlanır."

Cihadın, İmandan Olması

     25. Ebu Hüreyre [ra]'ın rivayet ettiğine göre Peygamber [s.a.v] şöyle buyurmaktadır:

"Allah, kendi yolunda cihada çıkan kimseye, 'Onu (cihada) çıkaran şey ancak bana iman ve (gönderdiğim) peygamberlerimi tasdik etmek ise, o zaman onu nail olduğu sevap ve ganimetle (sapasağlam evine) geri döndüreyim ya da cennete koyayım!' diye garanti vermiştir. Ümmetime zorluk verecek olmasaydım, hiçbir askeri birlikten geri kalmazdım. Allah yolunda öldürülmeyi sonra dirilmeyi, sonra yine öldürülüp dirilmeyi, sonunda tekrar öldürülmeyi ne kadar istemişimdir."

Ramazan Gecelerini Nafile İbadetle Geçirmek

     26. Ebu Hüreyre [ra]'ın rivayet ettiğine göre Resulüllah [s.a.v] şöyle buyurmaktadır:

"Kim inanarak ve (sevabını Allah'tan) umarak Ramazan ayını ibadetle geçirirse, geçmiş günahları bağışlanır."

Sevabını Sadece Allah'tan Umarak Ramazan Orucunu Tutmak

     27. Ebu Hüreyre [r.a]'ın rivayet ettiğine göre Resulüllah [s.a.v] şöyle buyurmaktadır:

"Kim inanarak ve (sevabını Allah'tan) umarak Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahlarından bazısı bağışlanır."

İslâm Dininin, Kolaylık Sağlaması

     28. Ebu Hüreyre [ra]'ın rivayet ettiğine göre Peygamber [s.a.v] şöyle buyurmaktadır:

"Din kolaylıktır. (Amellerim eksiksiz olsun diye) dinde aşırı gidip de dinin âciz bırakmadığı hiç kimse yoktur. (Öyleyse amellerinizde) orta yolu takip edin, (en faziletlisini yapamıyorsanız o zaman ona) yaklaşın, (az da olsa devamlı amel ve ibadetten dolayı) sevinin. Sabah akşam ve gecenin bir bölümünde (amellerinizi ve ibadetinizi yapabilmek için Allah'tan) yardım dileyin."

     29. Bera' b. Azib [ra]'ın rivayet ettiğine göre Peygamber [s.a.v] şöyle buyurmaktadır

Bunun üzerine onlar, oldukları gibi Beytullah'a doğru yöneldiler.

Önceleri Peygamber [s.a.v]'in Kudüse doğru dönüp namaz kılması Yahudilerin ve Ehl-i Kitabın hoşuna gidiyordu. Beytullaha doğru dönünce bu uygulamayı inkâr ettirler."

Kişinin Müslümanlığının Güzel Olması

     30. Ebu Said el-Hudri [r.a], Resulüllah [s.a.v]'in şöyle buyurduğunu işitmiştir: "Bir kul Müslüman olur, Müslümanlığını da güzel yaparsa Allah o kimsenin geçmiş bütün günahlarını siler. Bundan sonra (yaptığının) karşılığı vardır. İyi amelleri (sevabı), on mislinden yedi yüz misline kadar katlanır. Kötü amelleri (günahı) ise Allah'ın o günahları bağışlaması durumu hariç bire bir şeklinde gerçekleşir."

Allah'ın En Çok Sevdiği Amelin, Devamlı Yapılan Amel Olması 

     31. Hz. Aişe [r.anha] rivayet etmiştir:

"Peygamber [s.a.v], (bir gün) Hz. Aişe [r.anha]'nın yanına girdi. Bu sırada onun yanında bir kadın vardı. Aişe [r.anha]'ya, 'Bu (kadın) kimdir?' diye sordu. Aişe [r.anha], 'Filanca kadındır. Kıldığı namazları anlatıyor!' dedi. Bunun üzerine Peygamber [s.a.v], 'Yeter! Yapabileceğiniz şeylere bakın. Allah'a yemin ederim ki, siz usanmadıkça Allah usanmaz!' buyurdu.

(Hz. Aişe [r.anha] devamla der ki:) Resulüllah [s.a.v]'in en çok sevdiği itaat, (az da olsa) sahibinin devamlı yaptığıdır."

İmanın Artması ve Eksilmesi

     32. Enes b. Malik [ra]'ın rivayet ettiğine göre Peygamber [s.a.v] şöyle buyurmaktadır:
"Kalbinde bir arpa ağırlığında hayır olup da 'La ilahe illallah' (Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur) diyen kimse, cehennem ateşinden çıkar. Kalbinde bir buğday ağırlığında hayır olup da 'La ilahe illallah' diyen kimse de cehennem ateşinden çıkar. Yine kalbinde bir zerre miktarı hayır bulunup da 'La ilahe illallah' diyen kimse de cehennem ateşinden çıkar."

     33. Ömer İbnü'l-Hattab [r.a] rivayet etmiştir:

"Yahudilerden bir kimse, (Ömerè), 'Ey müminlerin emiri! Kitabınızda okumakta olduğunuz bir ayet var ki, eğer bu ayet, biz Yahudi topluluğuna inmiş olsaydı inmiş olduğu günü bayram edinirdik!' dedi. Ömer [r.a], 'O, hangi ayet?" dedi. Yahudi,

"İşte bugün dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak Müslümanlığa razı oldum" (el-Maide, 5/3) ayeti) dedi. Bunun üzerine Ömer [ra], 'Biz bugünü de Peygamber [s.a.v]'e indiği yeri de biliyoruz. O sırada Peygamber [s.a.v], Cuma günü Arafat'ta (vakfe yaparken) ayakta idi!' dedi."

Zekâtın, İslâm'dan Olması

     34. Talha b. Ubeydullah [r.a] dedi ki:

"Necid halkından saçı dağınık bir adam, Resulüllah [s.a.v]'e geldi. Sesi uzaktan duyulabiliyordu, ama ne söylediği anlaşılmıyordu. Nihayet Resulüllah [s.a.v]'e yaklaştı. Bir de baktım ki, Resulüllah [s.a.v]'e İslâm diniyle ilgili sorular soruyor. Resulüllah [s.a.v],

'Bir gün ve bir gece de beş (vakit) namaz!' buyurdu. O kimse,

'Bunun dışında yapacağım (başka bir şey) var mı?' dedi. Resulüllah [s.a.v],

'Hayır, ama fazladan nafile namaz kılabilirsin!' buyurdu ve sonra da,

'Ramazan orucunu tutmak!' buyurdu. Adam,

'Bunun dışında yapacağım (başka bir şey) var mı?' dedi. Resulüllah [s.a.v],

'Hayır, ama fazladan nafile oruç tutabilirsin!' buyurdu.

Resulüllah [s.a.v] ona zekâtı anlattı. O da,

'Bunun dışında yapacağım (başka bir şey) var mı?' dedi. Resulüllah [s.a.v], 'Hayır, ama fazladan nafile sadaka verebilirsin!' buyurdu.

Bunun üzerine o adam dönüp gitti. Giderken,

'Allah'a yemin ederim ki, bunu ne artırırım ve ne de eksiltirim!' diyordu. Resulüllah [s.a.v],

'Eğer sözünde (dediği gibi) doğru kalırsa kurtuluşu elde etmiş olur!' buyurdu.

Cenazenin Arkasından Gitmenin İmandan Olması

     35. Ebu Hüreyre [ra]'ın rivayet ettiğine göre Resulüllah [s.a.v] şöyle buyur. maktadır:

"Kim inanarak ve (sevabını Allah'tan) umarak bir Müslüman'ın cenazesinin peşi sıra gidip cenaze namazı kılınana kadar onun yanında kalır, gömülene kadar (yanından) ayrılmazsa, o kimse, her biri Uhud Dağı kadar olan iki kırat sevapla geri döner. Kim de onun cenaze namazını kılıp gömülmeden önce (onun yanından) ayrılırsa o zaman bir kırat sevapla döner."

Mümin Kimsenin, Farkında Olmaksızın Amelinin Boşa Gitmesinden Korkması

     35. Abdullah b. Mesud [r.a]'ın rivayet ettiğine göre Peygamber [s.a.v] şöyle buyurmaktadır:

"Müslüman'a sövmek, fasıklıktır; onunla çarpışmak ise küfürdür. 

     37. Ubade İbnu's Samit [r.a] rivayet etmiştir:

"Resulüllah [s.a.v] Kadir gecesini haber vermek üzere (odasından dışarı) çıkmıştı. Derken iki Müslüman kavga etti. Bunun üzerine Resulüllah [s.a.v],

'Size Kadir gecesini haber vermek üzere dışarı çıkmıştım. Durum şu ki, Filanca kimse ile filanca kimse birbirleriyle kavga ettiler. Bunun üzerine bu bilgi kaldırıldı. Bu bilginin kalkması, sizin için belki de daha hayırlıdır. Siz, Kadir gecesini; (Ramazan ayının yirmisinden sonraki) yedi, dokuz ve beşinci gecelerinde arayın' buyurdu.

Cebrail'in, Peygamber [s.a.v]'e; İman, İslâm,

İhsan ve Kıyametin Alametleri ile İlgili Soru Sorması ve Peygamber

[s.a.v]'in Bu Soruları Cevaplaması

     38. Ebu Hüreyre [r.a] dedi ki:

"Resulüllah [s.a.v] bir gün halkın arasında bulunduğu sırada kendisine (insan şeklinde) Cebrail gelip,

'İman nedir?' diye sordu. Resulüllah [s.a.v],
'İman; Allah'a, meleklerine, O'na kavuşmaya, peygamberlerine inanman, (öldükten sonra da) dirilmeye inanmandır!' buyurdu. Cebrail,

'İslâm nedir?' diye sordu. Resulüllah [s.a.v],

'İslâm; Allah'a hiçbir şeyi ortak kılmayarak O'na kulluk etmen, namazı dosdoğru kılman, farz olan zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutmandır buyurdu. Cebrail,

İhsan nedir?' diye sordu. Resulüllah [s.a.v], 'İhsan; Allah'ı görüyormuşçasına O'na kulluk etmendir, her ne kadar sen Allah'ı görmüyorsan da şüphesiz O seni görmektedir buyurdu. Cebrail,

'Kıyamet ne zaman kopacak?' dedi. Resulüllah [s.a.v],

'Bu meselede soru sorulan kimse, soruyu sorandan daha bilgili değildir. Bununla birlikte sana (kıyametten önce ortaya çıkacak) alametlerini haber vereceğim:

Köle kadın efendisini doğurduğunda, kim olduğu belirsiz deve çobanlarının (yüksek) bina yapma hususunda birbiriyle yarıştıkları zaman (kıyameti bekle! Ayrıca Kıyametin ne zaman kopacağı,) Allah'tan başka hiç kimsenin bilmediği beş şeyden biridir' buyurdu. Sonra da, "Kıyametin (ne zaman kopacağına dair) bilgi, Allah katındadır" (Lokman, 31/34) ayetini okudu.

Sonra soruyu soran kişi arkasını dönüp gitti. Resulüllah [s.a.v],

'Onu (bana) geri çağırın' buyurdu, ama sahabiler onunla ilgili hiçbir iz göremediler. Bunun üzerine Resulüllah [s.a.v],

'Bu, Cebrail idi. İnsanlara dinlerini öğretmek için gelmişti!' buyurdu."

Dinini Tertemiz Yapmak İsteyen Kimsenin Fazileti

     39. Numan b. Beşir [r.a] dedi ki:

"Ben, Resulüllah [s.a.v]'in şöyle buyurduğunu işittim:

"Helal belli, haram da bellidir. (Fakat) bunların arasında (helal mi, haram mı olduğu belli olmayan bazı) şüpheli şeyler vardır ki, insanların birçoğu, onları bilmez. Buna göre kim bu şüpheli şeylerden sakınırsa, dinini ve ırzını kurtarmış demektir. Kim de bu şüpheli şeylere dalarsa, harama dalmış olur. Korunan bir yerin etrafında hayvan otlatan çobanın hayvanlarını oraya kaçırması, çok yakın olması gibi.

Dikkat edin ki! Her hükümdarın bir korusu vardır.

Dikkat edin ki! Allah'ın korusu ise haram kıldığı şeylerdir.

Dikkat edin ki! Bedende bir et parçası vardır ki, bu parça salih olursa, bütün

beden salih olur. Eğer (bu parça) âsi olursa, bütün beden âsi olur.

Dikkat edin ki! Bu (parça), kalptir. Ganimetin Beşte Birini İslâm Devletine Vermenin İmandan Olması

     40. Abdullah b. Abbas [ra] dedi ki:

"Abdülkays heyeti, (Bahreyn taraflarından) Peygamber [s.a.v]'in yanına geldikleri zaman, Peygamber [s.a.v],

'Bu topluluk kimdir (ya da bu heyet kimdir?)' diye sordu. Onlar, 'Rabia' dediler. Peygamber [s.a.v],

"Ey topluluk (ya da ey heyet), hoş geldiniz. (Allah) sizleri utandırmasın, pişmanlık vermesin' buyurdu. Onlar,

Ey Allah'ın Resulü! Biz sana ancak haram ayda gelmeye gücümüz yetiyor. Senin ile aramızda Mudar kâfirlerinden bir boy var. Bize, anlaşılır bir şey(ler) emretsen de bunları geride kalanlarımıza bildirsek ve bu şeylerle cennete girsek dediler.

Bunun üzerine Peygamber [s.a.v]'e içeceklerden sordular. Resulüllah [s.a.v] de onlara dört hususu emretti ve dört hususu da yasakladı. (Emrettiği hususlar şunlardır:)

(İlk önce) onlara tek olan Allah'a iman etmeyi emretti ve (daha sonra da onlara,)

"Tek olan Allah'a imanın ne olduğunu biliyor musunuz?' diye sordu. Onlar da,

'Allah ve Resulü daha iyi bilir!' dediler. Bunun üzerine Resulüllah [s.a.v],

'Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına, Muhammed'in Allah'ın kulu ve Resulü olduğuna şahadet etmek, namazı dosdoğru kılmak, zekâtı vermek, Ramazan orucu tutmak, harpte elde edilen ganimetten beşte birini vermenizdir' buyurdu.

'Resulüllah [s.a.v], onlara, (şıra yapmada kullandıkları şu kapları kullanmalarını) yasakladı: Dubba (su kabağından yapılmış testiler), Hantem (topraktan yapılmış küp), Müzeffet (içi ziftle ya da katranla cilalanmış kap), Nakir (hurma kökünden ayrılan çanak).

Hadisin ravisi Şube, 'Galiba Mukayyer (ziftlenmiş küp)'den de' dedi.

Daha sonra Resulüllah [s.a.v], 'Bunları iyi anlayın ve geride kalanlarınıza haber verin!' buyurdu." Amellerin Niyet Etme İsteğine Göre Olması

Amellerin Niyet Etme İsteğine Göre Olması

     41. Ömer İbnü'l-Hattab [ra]'ın rivayet ettiğine göre Resulüllah [s.a.v] şöyle buyurmaktadır:

"Ameller, niyetlere göre değerlendirilir. Burada "Herkese, ancak niyet etti ifadesinde sonra şu ziyade vardır: "...Öyleyse kimin hicreti, Allah'a ve Resulü'ne ise, onun hicreti Allah ve Resulü'nedir..." Sonra hadisin geri kalan kısmını kaydetti. 67

     42. Ebu Mesud [ra]'ın rivayet ettiğine göre Peygamber [s.a.v] şöyle buyurmaktadır:

"Bir kimse, ailesi için, sevabını (Allah'tan) bekleyerek harcama yaparsa, bu harcama o kimse için sadaka hükmünde olur."

Peygamber [s.a.v]'in, "Din, Nasihattir" Sözü

     43. Cerir b. Abdullah [r.a] dedi ki:

"Ben, Resulüllah [s.a.v]'e; namazı dosdoğru kılmak, zekâtı vermek ve her Müslüman'a nasihat etmek üzere biat ettim."

     44. Cerir b. Abdullah [r.a] dedi ki:

"Ben (bir gün) Peygamber [s.a.v]'e gelip (ona), 'Müslüman olmak üzere sana biat edeceğim!' dedim. Bunun üzerine Resulüllah [s.a.v], bana; (bazı şeyleri) ve her Müslüman'a nasihat etmeyi şart koştu. Ben de bu şartlar üzerine ona biat ettim."

Post Navi

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Disqus Shortname

easymag

Ad Code

Responsive Advertisement